Bir
bebek dünyaya geldiğinde aslında bir anne ve bir baba da dünyaya
gelir. Her bebek kendine özgü bir mizaca sahip olarak gelir
dünyamıza. Anne ile çocuğun ilişkisi işte tam da bu yüzden
bir tanışma süreci ile başlar. Dolayısıyla anne, kitaplarda
okuduğu bebeği bulamaz kucağında çünkü her bebek biriciktir.
İlk defa bir bebeği dünyaya getiren kadın, sadece bir bebekle
değil aynı zamanda bu hayattaki yeni rolü ile yani “anne rolü”
ile tanışır. Daha
önce sahip olduğu kadın rolü, çalışan rolü, eş rolü, çocuk
rolü vs. rollere şimdi yeni bir rol eklenir. Eğer bu rol diğer
rollerden rol çalmaya başlarsa, yani artık birilerinin annesi
olarak tanımlıyor ve tanımlanıyorsa bu yazının konusu olan
“süper anne” “mükemmel anne” olma etiketi altında ezilme
riski taşımaya başlar kadın. En mükemmelinden bir anne olma
çabası gerçek dışıdır. Ancak herkes yeterince iyi anne
olabilir. Kendisine belirlediği bu gerçek dışı hedef kadını en
nihayetinde hayal kırıklığına uğratacak ve bitmek bilmeyen bir
başarısızlık duygusu ile başbaşa bırakacaktır.
Mükemmelliyetçi bir yapıya sahip, kaygı düzeyi yüksek ve hırslı
bireylerde daha çok rastlarız bu duruma. Eğitimli ve çalışan
annelerde daha sık gözlense de çalışmayan annelerde de bu
sendromun varolduğunu biliyoruz. Hatta çocuk sahibi olduktan sonra
iş hayatına son verip kendini sadece çocuğuna adamayı hedefleyen
annelerin sayısı hiç te az değil. Kendisinden yüksek
beklentileri olduğu gibi çocuğundan da beklentileri yüksektir.
Aynen kitaplarda yazdığı gibi olmalıdır çocuğun uykusu,
yemesi, tuvalet eğitimi yoksa “bir tuhaflık mı var?” sorusu
kemirir içini. Çocuğunun gelişimi ile ilgili çok fazla kitap
okur, eğitim alır ve bunları kendisine ve çocuğuna uygun olup
olmadığına bakmaksızın uygulamaya çalışabilir. Her anne çocuk
ikilisi kendine özgüdür. Bir yöntemin ve önerinin o çocuğa
uygun olup olmadığını anlayabilmek için çocuğun tepkisine
bakmak ve onu doğru yorumlayabilmek önemlidir. Süper anne olma
çabası içerisinde bazen çocuk bakımı ile ilgili trend olan bazı
yöntemleri kör gözün parmağına uygulamaya kalkıldığında
aslında çocuğun örselendiğini gözlemleyebiliyoruz. Örneğin;
çocuğun tek başına yatması için uyku eğitimi gibi yöntemler
uygulanmakta ancak bu yöntem her çocuğa uygun olmayabilir. Uyku
eğitimi içerisinde çocuğu ağlasa da yanına gitmeyen ebeveynlere
şunu belirtmekte fayda var; Çocuk ağlasa da sonucun değişmediğini,
kendisini ifade etmenin yararsız olduğunu hissederek çaresizce
uyur. Burada uyumanın yanı sıra karşılaştığı bir zorlukta
kendisini ifade etmek yerine çaresizce kabul etmeyi de öğrenmiş
olabilir. Süper anne olma iddasında olan birisi bu yazıyı okurken
tam da bu nokta da “ee ne yapalım? ne yapmak lazım?” sorusuna
net bir cevap almak ister. Mümkünse bu çocukların bir kullanma
kılavuzu olsa çok da güzel olur ama yok maalesef. Kılavuz
onların gözlerinin içinde aslında baktığınızda görürsünüz.
Nelerden hoşlandığını, nelerden nefret ettiğini bazen neye
ihtiyaç duyduğunu, onlara baktığınızda bakışları ve
duruşları ile size bir mesaj olarak verirler. Bebekler dahi
konuşamasalar bile beden dilleri ile sizinle iletişime girmeye
çalışırlar. Bu mesajları okumaya çalışmak da en kıymetli
annelik becerisidir.
ÇOCUKLARA
OLAN ETKİLERİ
Süper
anneler çocukları ile ruhsal olarak ayrılma sürecinde
zorlanırlar. Kendisi ve çocuğundan tek bir bireymiş gibi
bahsederler mesela “okulumuz çok yakın, bugün çok ödevimiz
var vb.” Çocuğun ayrı bir birey olarak kabul edilmediği böylesi
bir ilişkide elbette çocukta etkilenir. Her çocuk olduğu gibi ve
ayrı bir birey olarak kabul görmek ister. Karşısında her işi
doğru yapan hataya yer bırakmayan kendi problemlerini onun yerine
çözmeye çalışan bir anne varken kendilerini yetersiz ve
beceriksiz hissedebilirler. Bu tip anneler çocuklarının
problemlerini kendi problemleri imiş gibi yaşar ve çözmeye
çalışırlar. Aşırı korumacıdırlar. Çocukları ile ilgili her
şeyi bilmek isterler. Bu tarz müdahaleler çocuğun kendi
problemleri ile yüzleşmesine, bu poblemleri kendi başına
çözmesine engel olduğu için sosyal gelişimini de sekteye uğratır
diyebiliriz. Süper annelerin zihni, neyin yolunda gitmediği ile ya
da neyin potansiyel sorun olabileceği ile o kadar meşguldür ki bu
durumu çocuğuna da yansıtır. Eksik olanı tamamlama uğraşı ile
çocuğunu da çevresindekileri de düzeltmeye çalışır.
Dolayısıyla eşine dahi çocuk bakımında güvenmez kendi istediği
gibi yapmadığı için eleştirir. Çocuk da bu durumdan nasibini
alır. Sınavdan 98 almış ise “niye 100 değil”i duyar.
Eksiklikleri ile görünür hale gelen çocuğun özgüveni
zedelenebilir. 98 aldığı için kendisiyle gurur duymak yerine 100
almadığı için üzülmeye başlar. Bir başka tutum da “aman
çocuğum üzülmesin” diyerek toz pembe bir dünya yaratmak ve
hatalarını görmezden gelmektir. Bazı aileler çocuğun yaptığı
olumlu şeyleri abartılı bir biçimde överler. Aslında,
çocukların gerçekçi değerlendirmelere ihtiyacı vardır. O
yüzden sadece aşırı eleştirel olma değil aynı zamanda aşırı
övgü ve pohpohlama da çocuğun kendisi ile ilgili gerçekçi bir
benlik algısı geliştirmesine engel olur.
SÜPER
ANNELİK İLE BAŞETMENİN YOLLARI
Eğer
süper anne sendromunu yaşadığınızı düşünüyorsanız,
öncelikle anne olmak dışında bu hayattaki diğer rollerinizi
anımsayın. Anne olmadan önce de vardınız, hayalleriniz, yapmak
istedikleriniz, uğraşılarınız vardı. Bunları anımsayın.
Kendinize ayırdığınız bir zaman dilimi yaratın. İş, ev ve
çocuk(lar) dışında sadece kendinize ait olan bir vakit. Bu zaman
dilimini yaratırken, çocuklarınızın sorumluluğunu eşiniz ile
paylaşmak iyi gelecektir. Eşiniz sizin gibi bir ebeveyn olmayabilir
ama O'nun da çocuğunuzun ebeveyni olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun
bakımı, ev işleri gibi konularda yakınlarınızdan yardım
istemekten çekinmeyin. Her şeyi mükemmel yapmak zorunda
değilsiniz. Kendinize hata yapma hakkı tanıyın. Her şeyi anında
yapmak zorunda da değilsiniz. Yapacağınız işleri öncelik
sırasına koyun ve bazı işlerinizi ertelemekten çekinmeyin.
Herşeye yetişmeyi hedeflemek yerine o gün enerjinizin yeteceği
işleri hedefleyin. Kendinizi de çocuğunuzu da başkaları ile
kıyaslamayın. Unutmayın ki siz de o da biriciksiniz.
Arkadaşlarınıza, hobilerinize zaman ayırın. Annelik, çocuk
bakımı vb. konularla ilgili sosyal medya hesaplarının her zaman
gerçeği yansıtmadığını unutmayın. Çocuğunuzla, öğüt
vermeden, eleştirmeden ve yargılamadan sadece sohbet edin. Geçmiş
ve gelecek ile ilgili düşünmek yerine şimdiye odaklanın ve anın
tadını çıkarın. Eğer kaygı düzeyinizin çok yüksek olduğunu,
bu durumla başetmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız
mutlaka profesyonel bir yardım alın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder